29 Ocak 2012 Pazar
Kovuldun!
Pek kıymetli iş arkadaşım, yazdığı mektubu aldım. Ben de cevaben bunları yazmak istedim. Sonuç olarak işinde çalışmaya devam etsen de duygusal olarak kovuldun!
Niye mi?
Aslında hiç istemediğin bir işte çalışmana rağmen bunula ilgili hiçbir şey yapmadığın ve bunun bedelini bana ödettiğin için, kendine bu kadar güvenmediğin için.
Her kimden öğrendiysen, “birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama saymak zorundayız” gibi basmakalıp bir düşünceyle hareket edip birlikte çalıştığın insanları merak etmediğin için.
Bütün bir yıl çalışıp sonuçlar beklendiği gibi çıkmadığında hiç sorumluluğun yokmuş gibi ne yapacak acaba diye bana baktığın ve beni yalnız bıraktığın için.
Bir kere, bana olumsuz gelen tarafını eleştirdiğim zaman dünya başına yıkılmışçasına duygusal tepkiler verdiğin için.
Sahiden fikrini sorduğumda hiçbir şey söylemeyip, toplantıdan çıktıktan sonra “olmaz böyle” diye arkadaşların arasında konuştuğun için, bu kadar korkak olduğun için.
Aldığım bir eğitimde fark ettiklerimi acemice uygulamaya çalışırken, alaycı alaycı bakıp bana destek olmadığın için.
Ve en nihayetinde iki yüz gün birlikte çalışmamıza rağmen bana bir şey söylemeye cesaret etmeyip ilk ankette bütün kinini kustuğun için ve bu kadar güvenilmez olduğun için...
4 Ocak 2012 Çarşamba
SENİ TERK EDİYORUM!
Sevgili yöneticim bu bir veda mektubudur.
Benden ne beklediğini ve benim neleri yapabilip, yapamadığımı söylemediğin için. Benimle yüzleşmekten korktuğun ve bu korkunla baş edemeyip hesabı bana kestiğin için.
Söz verip tutmadığın için.
Bir şeyleri, her şeyleri benden gizlediğin için.
Kendini şirketin sahibi beni ise maaşa tamah eden bir parya gibi gördüğün için.
Yüzümün düştüğünü görmene rağmen, yaklaşıp anlamaya çalışırsan işleri savsaklayacağımı sandığın için.
Kendince doğru sandığın şeyleri kesin doğru sanıp bana dayatmaya çalıştığın için
İş dışında bir yerlerde karşılaştığımızda hep üst perde ses tonuyla “naber? Nası gidiyo? diye sorduğun için.
Diğer insanların üç kuruşundan tasarruf edilirken kendi konforundan asla vazgeçmeden, bindiğin şirket arabasının modelini yenilediğin için.
Gidilen bir yemekte maaşımın yarısı kadar gelen hesabı ödedikten sonra gelen rakamla ilgili “hiç bir şey değilmiş, nerelere vermiyoruz ki” diyerek duyarsızlığına tavan yaptırdığın için.
Aylar boyunca yüzüme bakmadan önümden geçip, gerçekten kim olduğumu merak etmeden yaşayıp, sonra da motivasyon olsun diye beni yemeğe götürmeye çalıştığın için. Oysa ki çok basit değil mi, dışarıda tanımadığın insanlarla sen yemeğe gitmek istiyor musun, ben de seni tanımadığım için gitmek istemiyorum.
Yapılan maaş zamlarını on dakikalık bir toplantı bile yapmadan Cuma akşamı çıkmadan hemen önce, maille duyurduğun için. Bu kadar korkak olduğun için.
Ne diyecek acaba diye ben senin ağzının içine bakarken, nasıl olsa unutulur diye görmezden geldiğin için.
Ortada sorunların var olduğunu sen de ben de bilirken, bana güvenmeyip “sorarsam meşrulaşır o zaman cevap veremezsem daha kötü olur” sanarak kafanı kuma gömdüğün için.
Hayatımın en kıymetli varlığı çocuğum hastalanıp da işe geç geleceğimi söylemek için seni aradığımda, nasıl olduğumu ya da neye ihtiyacım olduğunu sormadan “ne zaman geleceksin?” diye sorduğun için.
Tüm bunların üstüne "çalışan memnuniyeti" anketinde sonuçlar istediğin gibi çıkmadığında hepimizi toplayıp “ne tür aksiyonlar alalım?” diye soracak kadar komik olduğun için seni terk ediyorum...
Benden ne beklediğini ve benim neleri yapabilip, yapamadığımı söylemediğin için. Benimle yüzleşmekten korktuğun ve bu korkunla baş edemeyip hesabı bana kestiğin için.
Söz verip tutmadığın için.
Bir şeyleri, her şeyleri benden gizlediğin için.
Kendini şirketin sahibi beni ise maaşa tamah eden bir parya gibi gördüğün için.
Yüzümün düştüğünü görmene rağmen, yaklaşıp anlamaya çalışırsan işleri savsaklayacağımı sandığın için.
Kendince doğru sandığın şeyleri kesin doğru sanıp bana dayatmaya çalıştığın için
İş dışında bir yerlerde karşılaştığımızda hep üst perde ses tonuyla “naber? Nası gidiyo? diye sorduğun için.
Diğer insanların üç kuruşundan tasarruf edilirken kendi konforundan asla vazgeçmeden, bindiğin şirket arabasının modelini yenilediğin için.
Gidilen bir yemekte maaşımın yarısı kadar gelen hesabı ödedikten sonra gelen rakamla ilgili “hiç bir şey değilmiş, nerelere vermiyoruz ki” diyerek duyarsızlığına tavan yaptırdığın için.
Aylar boyunca yüzüme bakmadan önümden geçip, gerçekten kim olduğumu merak etmeden yaşayıp, sonra da motivasyon olsun diye beni yemeğe götürmeye çalıştığın için. Oysa ki çok basit değil mi, dışarıda tanımadığın insanlarla sen yemeğe gitmek istiyor musun, ben de seni tanımadığım için gitmek istemiyorum.
Yapılan maaş zamlarını on dakikalık bir toplantı bile yapmadan Cuma akşamı çıkmadan hemen önce, maille duyurduğun için. Bu kadar korkak olduğun için.
Ne diyecek acaba diye ben senin ağzının içine bakarken, nasıl olsa unutulur diye görmezden geldiğin için.
Ortada sorunların var olduğunu sen de ben de bilirken, bana güvenmeyip “sorarsam meşrulaşır o zaman cevap veremezsem daha kötü olur” sanarak kafanı kuma gömdüğün için.
Hayatımın en kıymetli varlığı çocuğum hastalanıp da işe geç geleceğimi söylemek için seni aradığımda, nasıl olduğumu ya da neye ihtiyacım olduğunu sormadan “ne zaman geleceksin?” diye sorduğun için.
Tüm bunların üstüne "çalışan memnuniyeti" anketinde sonuçlar istediğin gibi çıkmadığında hepimizi toplayıp “ne tür aksiyonlar alalım?” diye soracak kadar komik olduğun için seni terk ediyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)